Bu sosyal medya var ya pek fena.Bana sürekli olarak mesaj gönderiyor,”sizden haber alamıyoruz” diye. İşe bak. Arkadaşlarım bile beni bu kadar sıkı izlemiyorlar. Rezalet. Benden haber almak zor. Ben bile kendimden haberdar değilim şu sıralar. Kapıldım bahtımın rüzgarına gidip duruyorum.Bir kere sözüm ona işten ayrıldım. Daha beter oldu. Hiç boş vaktim yok.Ama hiç yok. Evde bir de Müdür var. Hayatımız Müdüre göre şekilleniyor.Her sabah iki elin kanda olsa sokağa çıkacak Müdür. Akşamları da iki elin kanda olsa sokağa çıkacak Müdür. Yok sünneti,yok aşısı,yok traşı derken bu yaşta çocuk sahibi olmak gibi bir düzen.

Bu arada kadınların gördüğü şiddet artarken boş durmuyoruz tabii.Klavye kahramanı olarak tıklayıp duruyorum.Kendime çok da haksızlık etmeyeyim,her fırsatta zamane fetvacılarını yerden yere vurmak için cır cır konuşuyorum.

Bu kadar çok dengesiz ve sapık ve de pedofili nasıl da yetiştirmişiz. 6 yaşındaki kıza sulanan herifler,kaynanasından etkilenen sapıklar,yorgana dolanıp boşalanlar,nereye baksan sapık dolu.
Mahkemeler desen bir alem.Kıza rapor vermişler,algılamıyor,düşünemiyor diye,40 kişi becermiş ama bağıramamış.Dayamışlar bıçağı,kapamışlar ağzını bağıramamış.Sonuç beraat.Ben bağırıyorum.Zira bence sadece o kızı değil,tüm kadınları becerdiler.Toplum sessiz değil aslında. kadınlar kıpır kıpır.Dünyayı ve ülkemi kadınlar kurtaracaklar.

Mutsuz olanlar ve olup biteni algılayabilenler gene de şaşkınlar. “Bu kadar ahlaksızlık nasıl üredi” diye.Çok kolay oldu.Tam 90 senedir ülkenin dibini oydular.Yollar yürümekle aşınmadı,bir kereden bir şey olmadı,benim memurum işini bildi.Sonuç,olarak bafilendik. Aldatılmadık. Herşey gözümüzün önünde oldu.

25 sene önce köyde bir ilk okul vardı.Okulun bahçesinde de her okulda olduğu gibi Mustafa Kemal Atatürk’ün büstü.Köyde bir ilk okul vardı kısaca ve öğretmen.İmam ise köyde yaşayan biri.Yani içimizden biri.Yaz aylarında çocuklara dini bilgiler öğretirdi.Namaz vakitlerinde minareye çıkar ve ezan insan sesiyle okunurdu.Yani imam ve öğretmen vardı.Milli bayramlarda okulun bahçesi süslenir ve çocuklar köy içinde bayraklarla geçit yapar sonra da okulun bahçesine gelirlerdi. Tüm köy orada toplanırdı.Köyün bakkalı Mehmet amca da sinilerle şeker gönderir ve toplaşan herkese şeker verilirdi.İlk okul çocukları şiirler söylerlerdi.Can için İstanbuldaki okulundan izin alır ve mutlaka köyde olurduk. Can da elinde bayrağı ile okulun bahçesinde şiir söylerdi. Biz ağlardık.
Yazları okul kapanmazdı. Çok genç bir dikiş nakış öğretmeni gelirdi.Herkes dikiş makinasını okula getirir, dikiş ve nakış yapardı.Kızlar çeyizlerini hazırlarlardı.Okullar açılmadan önce sergi yapılır,gene okulun bahçesinde toplanan köy halkı sıralara oturur ve genç kızların marifetlerini değerlendirirlerdi.
Dini bayramlarda her gün bir köyün şenliği olurdu ve traktörlere binerek o köye giderdik.Çok eğlenceli olurdu.4-5 köy halkı bir araya gelir ve birlikte yenilir,içilirdi.

Sonra taşımalı eğitim çıktı.Okullar kapandı ve öğretmen gitti.Okulun yazlık işleri de sona erdi.Kızlar bir araya gelmez oldular. Aynı zamanda da zamane fetvacılarından biri imam olarak okula geldi.Kara ve karanlıktı.Kızlı erkekli oturulmaz dedi.Bayramlarda kurulan salıncaklara kızdı. Müzik günah dedi.Düğünleri bile sessizleştirdi.Önce şaşırdı herkes.Uydular denilenlere,ama sonra da çok dinlemediler.”Sel gider kum kalır” dediler.Kum kaldı da kum artık o kum değildi.

40 haneli köyün okulu yıkıldı ve yerine kocaman bir cami yapıldı.Atatürk büstü artık yok.Okul olmadığı için öğretmen ve çocuklar da yok. Milli bayramlar unutuldu.Kimse bilmiyor.Dini bayramların neşesi de yok.Ezan kocaman hoparlörlerle okunuyor.Ezan okumayı bilmeyen biri içinde hiç bir duygu olmadan okuyor.
Kaynak suyu vardı köyün. Hem de üç göz. İSKİ geldi ve suyu saate bağladı,köylüyü de paraya.Topraktan kaynayan kendi sularını parayla alıyorlar.Daha ne olduklarını anlayamadan doğal gaz geldi.Hooop,ısınma odunla değil,doğal gazla olacaktı.Bas bakalım paraları.Orman köylüsü orman köylüsü olmaktan çıktı. Makta yasaklandı.Önce Bağkurlu oldukları için maaş aldılar. Köylünün hoşuna gitti bu iş,ama su ve doğal gaz ve elektrik zamları gelinde para yetmez oldu.Şimdi çırpınıyorlar.

Bu hale işte böyle geldik.Göz göre göre.Hiç aldatılmadık.Bile bile bafilendik.

Ben niye az yazıyorum? İşte bu yüzden az yazıyorum.Mutsuzum.Her aklı başında insan gibi mutsuzum.”Dolar bu,dolar da boşalır da” dedikleri zaman ben zıplıyorum.”Herkes işine baksın” dendiği zaman ben zıplıyorum.Herkes devlet adamı olmayıp,kabadayı olduğu için,pis pis sözler ettikleri için ben zıplıyorum. Barışı istemek vatan hainliği olduğu için söyleyecek söz bulamıyorum.

Bugün facebook da okuduğum bir deyişle bitireyim;”Kaynayan su patatesi yumuşatırken,yumurtayı sertleştirir.Yani asıl mesele ne olduğunuzdur,koşullar değil.”

Gene görüşeceğiz.