Ben annemin karnından çıktığım zaman doğmuş oldum.Zar zor gelmişim bu dünyaya ama gelebilmişim işte. Annem kız olduğumu duyunca “yazık çilesi var “ demiş.Bunu neden dediğini bilmiyorum da hiç iyi etmediğini biliyorum.Ne gerek vardı çileli bir laf etmeye.

3 yaşımdayken amipli dizanteri olmuşum ve doktor “yazık ölecek “ demiş.Ölmemişim görüldüğü gibi ama doktor da iyi bir laf etmemiş.Nedir ölüm mölüm gibi laflar.

Amaaaa……20 li yaşlarımda ben karar verdim ölmeye. Yok canım sanıldığı gibi intihar etmeyi düşünmedim de “ben artık 10 yıl daha yaşarım ve 30 yaşımda olduğum zaman da ölürüm.Zira çok ihtiyarlamış olurum”diye düşünmüştüm.Ben 8-9 yaşlarımdayken,babam başlardı anlatmaya;”bundan 30 sene önce..” diye dinler ve “vay anasını hala yaşıyor babam,ne kadar da ihtiyar” diye düşünürdüm.

Şimdi 69 yaşımdayım.Oğlum 30 yaşında ve ben 30 ve de hatta 50 sene önce diye başlıyorum anlatmaya.Beni dinleyenler ses etmiyorlar ama akıllarından ne geçtiğini bildiğimi sanıyorum.Ölümlerden döndüm ve yaşlandım ama halimden de memnunum,herkese inat ve annemin beni doğurduğundan da bambaşka bir yöntemle kendimi bir çok kez doğurdum.Üstelik de kendi kendimi isteyerek doğurduğum ve çabaladığım,kendimi doğurmak adına dokuz doğurduğum için gayet de memnunum.

İlk kez yatılı okula gittiğim zaman kendimi doğuracağımdan haberim yoktu.Sancılanmaya başlamıştım ama yeniden soluk almam ve sancılardan kurtulmam bir yıl sürdü.Oksijen ve besin almak için gerekli olan göbek kordonum annem ve babam tarafından bana haber verilmeden cart diye kesilmişti.Soluksuz kalmıştım ama ne gam derin derin nefes aldım.Etrafımdaki insanları dost belledim ve onlarla soluklandım.

Peki başka doğum yok mu?Olmaz mı?Var hem de çok var.

Her berbat durumdan sonra,yeniden kararlar aldığımız zaman,kendimizi yeniden keşfederiz.Karşılaştığımız her olumsuzluktan sonra yeniden oluruz,oluşuruz aslında.Örnek vereyim mi? Ben hep aldatıldığım için oradan örnek vereyim.Her aldatılışımdan sonra bir kez daha aldatılamayacağımı ve böyle bir kabusun her ölümlünün başına ancak bir kez gelebileceğini veya hiç gelmeyeceğini düşündüm.Yanıldım.Sık yaşadım ben bu durumu.Aldatılmak çok ağır bir durum.Aldatılan kadın kendini aşağılanmış,örselenmiş,bütün sırları ortalığa saçılmış,ezik ve çaresiz hissediyor.Ben öyle hissettim yani.Bir an ayağınızın altındaki halı çekiliyor ve kıçınızın üstüne düşüyorsunuz.Veya bana öyle geldi yani.Sonra dünyayı döndüren ve başınızın üstünde tutan o güç var ya işte o da dünyayı bırakıyor ve dünya üstünüze çöküyor.Veya bana çöktü gibi geldi yani.Sonuç;yerlerde sürünmek.Sürünürken düşünmek ve karar vermek.Karşı tarafın acı çekmesini istiyorsunuz ama kısa vadede öyle bir durum yok. O halde öylesine başarılı ve akıllı davranmalısınız ki, siz yükseldikce karşı taraf küçülmeli.Ben denemedim,yaptım ve oldu.Üç kere aldatıldığıma göre üç kere yeni ben yarattım.Her seferinde yeniden ben oldum.Üstelik yaşlanırken oldu bunlar.

Yaşlanırken ve kendimi doğururken okuduğum kitaplar ve öğüt verenler affetmemi de öğütlediler.Affettikce hafiflermiş insan.Ben hiç kimseyi affetmedim.Affetmeyeceğim de.O kadar kolay değil. “Ben seni affettim canım,hadi herkes kendi yoluna.”Ben affetmedim ama acıma duygum çok gelişti.Acıyorum ben.Beni sıkıntıya düşürenlere,bana acıyı yaşatanlara acıyorum.Zavallı buluyorum onları.O zaman da dönüp merak bile etmiyorum.Affetmiyorum,onları yok sayıyorum.

Yaşlanırken,hoşgörülü oldum.Gençken de olsaymışım iyiydi de kısmet bu yaşaymış.Ama prensiplerimden taviz vermek değil bu.Otobüs kuyruğunda arıza çıkaranlara,yerlere çöp atanlara,çocuklarına iyi davranmayanlara sesimi anında çıkarıyorum zira artık ihtiyarım ben,korku yaşımı geçtim.

Kendimi doğurduğum bir seferde HAYIR demeyi de öğrendim.Baktım ki HAYIR diyebiliyorum.Hangi doğumum sırasında oldu şimdi anımsayamadım ama HAYIR demeyi öğrendim ve çok mutlu oldum.Karşı tarafa “hayır” demek o kadar da olumsuz bir durum değil. Herkes ne yapacağını daha iyi biliyor.Üstelik karşı tarafa “hayır” dedikçe kendime EVET dediğimi fark ettim.

İlk kez yaşlandığımı çantamın omuzumdan sık sık düşmesinden anladım.Omuzum etlenip,yuvarlaklaşınca omuzuma astığım çanta da durmaz oldu.Çantanın sapında bir durum yok,yaşlılık yani.Koşamamamdan da anladım yaşlandığımı.Artık ip de atlayamıyorum. Çok yorucu.Ama okuyabiliyorum,yazabiliyorum,seyahat edebiliyorum,çalışabiliyorum.Çalışma hayatı biz yaşlılar için çok önemli.Daha doğrusu bir uğraşımızın olması çok önemli.Etrafıma bakıyorum evde oturan ve uğraşları olmayanlar daha hızlı yanlızlaşıyorlar.Çalışma hayatı, sosyal ortamı ve hareketi de içinde taşıyor.Doğumlarımda yanımda duran ve bu duruma şahit olan dostlarımla birlikte yaşlandım ve bu da çok olumlu oldu.Doğumda çok yakında olmayanlar bilirsiniz bebeği pek bağırlarına basamazlar.Oysa siz kendi kendinizi doğururken yanınızda olacakları da seçiyorsunuz.Yanınızda olanlar sizi bağırlarına basıyorlar.Bu nedenle de ne yaparsanız yapın ama sizinle yola çıkan ve sizi yalnız bırakmayanlarla birlikte olun.

Sonuç olarak, kendimi doğura doğura bu günlere geldiğim için 69 yaşımdayım ve dün doğmuş gibiyim.