Çocuklar kazaya uğradıkları zaman canları yandığı için değil, korktukları için ağlarlar. Onları anneleri korkutur. Çocuklar düşünce şaşkınlıkla ellerine ve acıyan dizlerine bakarlar ama etraflarında olan anne veya anneanne çığlık atarak, çocuğa doğru koşar ve çocuk onların üzerine geldiğini görünce, daha da korkulacak bir şey olduğunu düşünür ve bağırmaya-ağlamaya başlar. Hele kan akıyorsa durum daha da vahim olur. Etrafında onunla ilgili olan kişi o sırada,”Korkma, korkacak bir şey yok” diye bağırır. Kan varsa hemen tendürdiyot gelir. Tentürdiyot yakar. Acıtır. Ama tentürdiyotu süren “Hiç acımayacak” diyerek yalan söyler. Eskiden tentürdiyotlar koyu kahverengiydi. Şimdi Amerikanları var, kan kırmızı. Çocuk, kanayan yaraya baktıkça daha çok paniklesin diye.

Evdeki kazalar görünmez değildir. Çocuklarımızın başına gelen ve gelecek olan tüm ev kazaları görünür kazalardır. Çocuklar yattıkları sürece sorun azdır.Yatış şekli,beslenme düzeni olmadık sorunlar yaşatabilir.Amaaa yürütece binmeye başladıkları zaman motorize olurlar ve edindikleri dört ayaklı makinayı olmadık bir maharetle kullanırlar. Benim oğlum yürümesine rağmen,güvenli olduğu için, yürüteçten çıkmamıştı. Hatta yürüteçle yuvadan kaçmıştı da kimsenin aklı almamıştı. Zira eşiklerde yürüteci havaya kaldırıp, atlatmasını öğrenmişti.

Yürütece binmek inanılmaz bir özgürlüktür.İlk hedef anne ve babanın yatak odasıdır.Son hız oraya giderler ve dolap kapaklarını açarlar. Daha doğrusu yeni bir dünyanın kapaklarını açarlar. Çekmeceler açılır ve içindekiler sıra ile yere atılır. Yere atılan her eşyadan sonra eğilip bakarlar.Sanki doğru atıp atmadıklarının sağlamasını yaparlar. Yatak odasında iş bittikten sonra doğru banyoya. Orası da ayrı bir dünya. Ellerini klozete sokmaya bayılırlar. Sonra deterjanlar dökülür ve tehlikeli çamaşır suları karıştırılır ve tadlarına bakılır….Hele de mutfak. Ne çok eşya var akıl erdiremedikleri ve annelerin – babaların onlarsız oynadığı. Ellerine ne verirseniz verin hiçbir şey kendi başlarına edindikleri tahta kaşığın yerini tutamaz.Ancak mutfaktan kesinlikle uzak durmasını öğrenmeliler.Sıcak su ve yağlar mutfakta. Bıçaklar mutfakta. Peki ne yapmalı. Sürekli olarak “Elleme….tutma……cızzzz……hııııı…..”sesleri çıkarmak onları daha fazla tahrik etmekten başka bir işe yaramaz.Sadece onlar değil, sizler de öğrenmeye başladınız bile. Kapıları kapalı tutmanın yararlarını öğrendiniz değil mi? Ev kazaları için tedbir bu kadar basit.Kapıları kapatın! Salonda bulunan çekmeceler için de küçük kilitler var. Takıverin bitsin.Ama arada, sırada parmakları çekmeceye sıkışır ve ağlarlarsa,şöyle göz ucu ile bakın, en aldırmaz halinizle:”Acıdı mı?” diyerek soğuk suyun altına tutun sıkışan parmağı. Dünyayı keşfetmenin de bir bedeli vardır.Bırakın o bedeli ödesin. Mutfağa geldiği zaman eline elma,havuç,küçük bir tencere kapağı vererek onu sevindirebilirsiniz.Ama bu verilenlerle kesinlikle mutfağın dışında olmalılar. Yaptığınız işe ortak olduğunu düşünerek ne kadar mutlu olurlar. Bunlar daha sizin için iyi günler. Yürüteçten çıkıp da minik çığlıklar atarak yürümeye ve koşmaya başladığı zaman kazalar artar.Şiddetli düşmelerden önce elektrik çarpmaları olur. Minik işaret parmaklarını prizlere sokarlar. Eğer çocuğunuzun bulunduğu yerden ses gelmiyorsa bilin ki onun için çok eğlenceli ama sizin,için dertli bir şeyler oluyordur.Prizler için tabii ki çare var. 220 voltu denemeden önce kilitli prizlerden edinmelisiniz. Veya prizlere elektrikçilerde satılan üç kuruşluk güvenlik aygıtından takmalısınız. İşte kaza önlendi.

Gelelim düşmelere…İlk düştüğü anda üzerine telaşla koşarsanız kötü bir şey olduğunu düşünecektir. En zararsız düşmelerde bile hiç kendi başına kalkmaz ve etrafına bakınır,gelen var mı diye.Gelen olursa ağlamaya başlar,yoksa yavaşça kalkar ve acıyan yerlerinde hasar tesbiti yaparak kaldığı yerden devam eder. Çocuklarımızı az izliyor ve çok karışıyoruz. Her an,her adımlarının peşinden koşarak onları bağımlı bireyler olarak yetiştiriyoruz. Ne kadar yalnız oynamaya alışırlarsa o kadar kendine yeten bireyler olurlar. Neyse,gelelim gene

düşmelere.Düştüğü zaman biz paniklememeliyiz.Müdahele edilecek yere sakin olarak ve ona açıklayarak yapılması gerekenleri yapmalıyız.Sakın” acımadı bile” veya erkekse “ Erkek adam ağlamaz “ dememeliyiz. Acır. İnsan düşünce canı acır. Erkek adam da ağlar. Ağlamak bir duygu göstergesidir. Erkekler duygusuz değil ki… Tabii ağlarlar.Acıya ortak olmak başka, acıyı abartmak veya görmezden gelmek başkadır. Çocuklar düşünce veya bir yerlerini vurunca yakınında bulunan büyükler, yere veya sehpanın kenarına vurarak ”Ben ona vurdum sen üzülme, bir daha seni düşürmeyecek” derler. Çocuk da bundan ne öğrenir. “Vallahi ben doğru yoldan giderken duran eşyalar bana vuruyorlar.”Bundan daha mantıksız ve kafa karıştırıcı ne olabilir.Oysa

,”Biraz daha dikkatli gidersen,çarpmazsın” dersek hem dikkatli olmanın erdemlerini hem de eğer ortada suçlanacak durum varsa kendisine de pay çıkardığımızı öğrenecektir. “Koşma düşersin” demek kadar boş bir laf olamaz. Koşacak ve düşecek. ÖĞRENECEK. Siz nasıl öğrendiniz?Hiç kimse ama hiç kimse bir başkasının deneyinden öğrenmez.

Şişeleri ortalarda bırakmamalıyız. İlaçları hiç bırakmamalıyız. Bunların hepsini siz içerken çocuklarınız görüyor ve sakınılası bir durum olmadığını düşünüyor.Kötü bir şey olsa siz içermisiniz? Sandalyelerin üzerine çıksa bile ulaşamayacakları yerlerde olmalı bu saydıklarım.

Oyuncakların arasında düğmeler, bilyeler ve boncuklar olmamalı.0-3 yaş arasında taneli gıdaları verirken de dikkatli olmalıyız. Bozuk paraları zaten ortada bırakmadığınızı bildiğim için söylemedim.

Yaz geliyor. Havuz kenarlarına dikkat. Benim çocukluğumda İstanbul denizi temizdi. Sığ sularda kumda oynardık. Ama şimdi suya girmeden havuz kenarında kafaları patlıyor çocuklarımızın. Kum da yok havuz kenarında oynayacak. Havuz kenarlarında kaymayacak materyaller olmalı ve siz de dikkatli olmalısınız. Çocuk kovalarken siz de düşebilirsiniz..

Kazalarla ilgili en yoğun çalışmaların yapıldığı ülke olan ABD’ de yılda 25 milyon çocuk kazalarda yaralanmaktadır. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, ölüm sıralamasında, kazalar sonucu ölümler 4. Sırada yer almaktadır. Yine DIE’nin 2001 yılı kayıtlarına göre 1-4 yaş grubu çocuk ölüm nedenleri arasında kazalar yine 4. sırada yer almaktadır. Ülkemizde Sağlık Bakanlı’ğınca incelenerek yapılan araştırmaya göre son 5 yılda 120.000 çocuk ev kazası sonucu hastaneye müracaat etmiş ve 2000’i hayatını kaybetmiştir. Türkiye’de ev kazalarına ilişkin yapılan çeşitli araştırmalara göre tüm kazaların %18- 25 ini ev kazaları oluşturmaktadır.

Ev kazalarının,görünür kazalar olduğunun bilincinde olarak öncelikle evlerimizde gereken tedbirleri almalıyız. Daha sonra da bilinçli anne babalar olarak ilk yardım derslerine katılmalıyız galiba, ne dersiniz?