Okullar açılıyor. Haydi veliler okullu olmaya.

Çocuklar okullu olacaklar ama asıl iş velilerin. Çocuklarınıza okul seçerken nelere dikkat ettiniz?Verilen öğle yemeğine mi? Akşam saat kaçta okuldan çıkacaklarına mı?Öğretmenlerinin kaç yıllık öğretmen olduğuna mı?Bunların hepsi iyi de müzik ve beden eğitimi veya resim derslerinin kaç saat olduğunu sordunuz mu?Asıl hayat orada…

Milli Eğitim Bakanlığının hazırladığı yönetmeliğe göre 1.-2.-3. Sınıflarda çanta taşımak yok.Bu ne demek oluyor sizce? Bence bu çocuklar koşarak ve severek ve de sevinerek okula gelecekler ve de okulda öğrenecekler demek. Oysa bazı saygıdeğer okul yöneticilerine göre bu hiçbir şey demek değil. Bu sadece kağıt üzerinde laf. Bunun için de ilkokula başlayan çocuklarımızın tekerlekli çantaları var. Onlar sanırsınız ki okula değil 10 günlük Çin seyahatine çıkıyorlar.Zayıf vücutları iyice yamulmasın diye MEB’nın “çantasız okul “yönetmeliğine rağmen çantalarda tekerlek var.

Okullarımızda geleneksel eğitim terk edildi deniliyor. Öğrenci araştırmacı olacak. Oysa öyle olmuyor.Öğrenci araştıracak adı altında evlere çok ama çok ödev veriliyor. Bu kadar çok ödev verilince de ya veli yapıyor ya da çocuk ödev yapmadan okula gidiyor ya da okula gitmek istemiyor.

Ödevden ne anlamalıyız?

Danimarkalı bilim adamlarına göre ödev, öğretmenler tarafından çocukların ders dışı zamanlarda hazırlamaları için verilen; bazen derse hazırlık ve çoğu kez de derste öğrenilenleri pekiştirme, genişletme ve tamamlamayı amaçlayan çalışmalardır.Bu tanımlamaya baktığınız zaman ve de eğiticiler bu tanımlamaların içinde kaldıkları zaman ödev çok yararlı. Ama ödevler çocukların okuldan geldikleri zamanın tamamını çalıyorlarsa,yani kısaca demem o ki ödevler çocukların kapasitelerini aşıyorlarsa o zaman bu konu ile çocuk hakları uzmanlarının da uğraşması gerekiyor. Özellikle de ilkokul 1.-2.-3. Sınıflarda okuyan öğrencilerimiz için ödev angarya noktasına gelmemeli.Öğürencilerin yaşlarına ve kapasitelerine uygun olmayan ödevler veliler tarafından yapılmakta bu da daha kötü sonuçlar doğurmakta.

Ders işlenmeden verilen ödevler sözlü olarak da verilebilir ve de öğrencinin yapılacak olan derse hazırlanmasını sağlar.Ayrıca araştırır ve de yeni şeyler öğrenmekten zevk alır. Ama okulda yapılmış olan bir problemden (iyice öğrenilsin diye..)10 tanesinin daha yapılmasını istemek veya ezberlenecek olan bir kelimenin 2 sayfa yazılmasını sağlamak öğrenciyi okuldan soğutan ödevlerdir.Şimdi sevgili öğretmenler şöyle karşı çıkabilirler:”Ama öğrenci okul dışı zamanlarda da disipline olmalı ve kontrol edilmeliler. ”İyi de hani öğrencilerin kendilerini yeniden yaratmak için kendilerine ayıracakları zaman?Ben oturup TV seyretsinler demiyorum ama bisiklete binmek isterler,bir müzik aleti çalmak isterler,baba veya anneleri ile alışverişe gitmek isterler..Ne bileyim işte,büyükler işten çıkınca ne yapmak isterlerse onlar da onu yapmak isterler. Büyükler nasıl eve iş getirmekten hoşlanmıyorlarsa, çocuklar da okuldan eve okul getirmekten o kadar hoşlanmıyorlar.

Ev ödevlerinin çeşitli fonksiyonları vardır. Eğer ev ödevi anne ve babalara çocukların okulda neler öğrendiğini bildirmeye yarayacaksa çok faydalıdır. Örneğin biz Çocukevimizde 5 ve 6 yaş grubunda her hafta sonu velilere ödev veriyoruz.Çocuklara ait olan defterlere o hafta hangi konuyu işledikse sadece o konu hakkında 5 soru yazıyoruz. Bu soruları veliler çocuklarına sorup,yanıtını alarak deftere yazıyorlar. Bundan amaç anne veya babayı çocuk ile en az 20 dakika oturtarak onlara çocukevinde ne olduğunu aktarmak ve çocuğu da ölçmek. Bu da ödev.

Şimdi internet var üstelik. Google’a “ödev” yazarsanız size binlerce site sunuyor “ ödev yapan“.Çocukların ödevlerini yapıyorlar. Ne konuda isterseniz hem de.Bu nedenle bazı okullarda komisyonlar kurulmuş.Komisyonun görevi ödevlerin internetten yapılıp yapılmadığını saptamak.Oysa çocuklarımıza verilen ödevler,onların sabırlarını taşıran ödevler olmazsa,çocuklarımız da bu hilelere başvurmayacaklar.

Verilen ödevler öğrencilerin ders dışı zamanlarda faydalı işler yapmasını sağlamak içinse, öğrencilerimiz bu vesile ile bilgi ve becerilerini ortaya koyabilmeli ve yeni bilgiler edinebilmeliler.

Çocukların yaptıkları ödevler bence mutlaka öğretmenler tarafından tek tek kontrol edilmeli.Yoksa öğrenciler bunun boş bir çaba olduğunu düşüneceklerdir. Tek tek ödev kontrol eden çok az öğretmen olduğunu sanıyorum. Satır satır ödeve bakarak eksikleri çocuğa birebir göstermek öğretmen açısından da zaman kaybı.

Sevgili anne ve babalar,çocuğunuzun okul başarısının sadece ödevlerini yapmaktan ibaret olduğunu düşüp baskıcı tavır takınmayın.Zira çocuğunuzun hayattaki başarısını ödevler belirlemeyecek.Okula severek gitmesi ve oradaki sosyal katılımı gelecekteki başarısını belirleyecektir.

Ödevlerini yapmayan sorumluluğunu da öğrenmez.”Bu cümleye katılmak mümkün değil. Sorumluluk, başkalarına yardım etmek,empati yapabilmek,evde üzerine düşen işleri paylaşarak bitirmek,başkalarına yük olmadan kendi işini görebilmektir. 2 kere 2 nin kaç oğlunu iki sayfa yazmak sorumluluk değil bir angaryayı yerine getirmektir.

Yani demem o ki ev ödevleri öğrencilere boş zamanlarını zehir etmek için verilmemeli.Ceza gibi ödev olmamalı.Öğrenci yaptığı ev ödevinin derse ve kendisine olan katkısını görmeli.