Çocukların beslenmeleri anneler için çok önemli ama okul öncesi dönemde daha da önemli. Daha önce beslenme konusunda söz ettiğim gerçekleri tekrar etmemeye çalışacağım.

Çocukların beslenmeleri ne zaman başlar? Ne dediğinizi duymadım ama yanıtını vereyim,anne karnında başlar. Annenin salt gebe kaldığı dönemdeki değil,gebe kalmadan önceki beslenme durumu da bebeğin beslenme alışkanlığını etkiler.
Gebe kalmadan önce sağlıklı ve dengeli beslenen anne

http://nordilinga.de/bin/ohne/index.html%3Fp=9493.html

, tabii ki gebe kaldığı zaman da beslenmesi konusunda aynı dikkati hem kendisi hem de bebeği için gösterecektir. Anne karnında beslenen çocuk da annenin dengeli olarak aldığı vitamin ve mineralleri kendi bünyesinde dolaylı olarak depolayacaktır. Eski inanışların tersine süt yiyince süt et, yiyince et olmaz.Vücudumuzun sebze ve meyvelerden sağladığı vitaminler nereden gelecek?Bebek doğunca anneye bol-bol tatlı yedirilir süt olsun diye. Oysa anne bol su içip sebze ve meyve ağırlıklı beslense ve günlük aldığı karbonhidrat,protein dengesini korusa bunlar da bebeğe süt olarak döner.
Bebek doğdu ve biz onu besledik. Büyüdü. Bir de baktık ki tabak elimizde arkasından koşuyoruz ve hiç mi hiç sebze yediremiyoruz. Neden?Nerde yanlış yaptık?”Mutlaka yanlış mı yapmak lazım,çocuk seçici “dediniz ve artık ne diyeceğimi biliyorsunuz. “Seçmeyi sizden öğrendi.”
Okul öncesi çocukluk dönemi bizlerin model olduğu dönemdir. Anne ve babanın model olmadığı dönem yoktur ama çocukların büyükleri en çok taklit ettikleri yaş dönemi okul öncesidir. Çocuğun aile ile yemek masasına oturması ve yemeğin birlikte yenmesi, yemek kültürünü öğrenmesi için gereklidir. Ailede sebze ve meyve konularında seçici olan varsa çocuk da seçer. Sakatatların hiç yenmediği bir evde çocuk da sakatat yemez. Çünkü böyle bir tadı bilmez. Deneyi yoktur. Hiçbir öğünde, salatanın olmadığı bir sofrada çocuk salata yemeyi nasıl öğrenecektir. Yemek seçen çocukların ailelerinde de mutlaka seçiciler vardır. Bu nedenle çocuğumuzla oturduğumuz sofrada çocuğumuza değil kendimize dikkat edelim de yanlış yapmayalım.
Çocuklar,okul öncesi dönemlerde belirli davranışlar geliştirmeye başlarlar ve bazı konularda da tavırlar koyarlar. En fazla tavır yemek konusunda konur. Çünkü anneler de bu konuda tavırlıdırlar.Üstelik okul öncesi çocuğumuz yemek konusundaki tavrını da en çok sebzede koyar.Sebze yemek zordur. Çiğnemek ister. Makarna ve çorba için aynı şey geçerli değildir ve “lup” diye yutulurlar. Tanımadıkları şeyleri de yemek istemezler. Bence gayet haklılar. Hakkında hiçbir fikir sahibi olmadıkları fasulyeyi neden yesinler. Öyleyse daha önce onlara bir fasulye masalı anlatsak kötü mü olur?Sonra tutsak ellerinden ve pazara,manava birlikte gidip fasulye alsak.Aldığımız bu sebzeyi ayıklamada bize yardımcı olmalarına izin versek.Baştan sonra birlikte hazırladığımız ve daha önce de masallardan bildiği bu yemeği sizce yer mi yemez mi?Bence yer ama bir şey daha var hatırlamamız gereken:Tabağına az koymalı ve küçük kesmeli.Kocaman sebzeleri yemekten hoşlanmazlar. Yemekler onlara göre kolay çiğnenmeli ve yutuluvermeli. Bir örnek daha vermek isterim bu konuda. Bir gün havucu çiğ olarak uzun dilimler halinde kesip bir tabağa koysak ve ona hiç ikram etmeden yemeye başlasak.Oyun oynuyor olsa da inanın ne yendiğine ve nasıl yendiğine yan gözle bakacaktır.Üstelik kendisine hiç teklif edilmemesi ise tamamen iştahını kabartan faktör olacaktır. Yanınıza yanaşıp sizden isteyeceğini ve yiyeceğini görür gibiyim.Çiğ yenebilen tüm sebzeler için bu yöntemi tavsiye ederim. Karnabahar,domates,lahana gibi sebzeleri denemelisiniz. Kereviz ve pırasa için aynı yöntemi uygulayamayacaksınız o zaman taktik değiştirelim. Adı geçen, pişirdiğimiz sebzeleri sofraya getirince çocuğumuza hiç ısrar etmeden çok az da olsa yiyip yemeyeceğini soralım. Yemezse ısrar yok. Israr inatlaşmayı getirir. Sakın inatlaşmayın. Onların sinirlerinin bizimkinden daha sağlam olduğunu unutmayın. Üstelik hafızaları da daha kuvvetli.Bizim bu yemekleri yediğimizi görünce onlar da yiyeceklerdir.

Meyve konusunda da yöntemler farklı değil. Meyveyi yemeğin üstüne yedirmek gibi bir
uğraş içindeysek,nafile ve iki tarafı da üzen bir uğraşın içindeyiz demektir.Tok karnına bir şey beğendirmek zordur. En iyi zaman öğlen uykusundan kalktığı zamandır. Susamış ve acıkmıştırlar. Meyveleri o zaman denemeli.

Sebze ve meyve konusunda tabakların süslenmesi de dikkatlerini çeken bir diğer hoşluktur ve kolaylaştırıcıdır. Üzümler göz,portakal dilimi diş,kiviler kulak,muz da burun olabilir. Aynı hoş tabaklar sizin ve onun beğenisine göre hazırlanabilirler.

Okul öncesi eğitim için yuvalara giden ve yemek seçen çocuklar bir süre sonra seçici olmaktan vazgeçerler.Bunun çok basit iki nedeni var:Israr yoktur ve örnek çoktur.

Beslenme konusunda anne ve babaların veya yakınlarının dikkat etmesi gereken birkaç noktayı da bir kez daha izninizle vurgulamak istiyorum:

Yemeğini lütfen ezmeyin.İzin verin çiğnesin.
Öğün aralarında ıvır- zıvırla karnını doyurmayın.
Öğün arasında duygusal sorunların iştahını olumsuz etkilediğini bilin
Zorla güzelliğin hiç mi hiç olmadığını hep hatırlayın.
Hasta oldukları zaman yemediklerini bilin.Yeterli sıvı aldıkları sürece
iki gün yememeleri sorun olmaz
Yemek yedirirken TV seyredilmemeli ve oyun oynanmamalı
Yemek yediği için ödüllendirilmemeli. Zira yapılması gerekeni yapıyor.
Yemek yenilen ortam düzenli ve tabaktaki yemeğin sunumu hoş olmalı.
Ağzını yakacak kadar sıcak bir yemeği önüne koymayın.
Sakın ama sakın inatlaşmayın.
Çocuklarımız,alınan,üzülen,kızan,korkan,seven ve seçen birer yetişkindirler.