Şiddet” kelimesini duyar duymaz lütfen gözlerinizi kapayın ve aklınızın ışığına bırakın kendinizi.Bakalım kapalı tuttuğunuz gözlerinizin önünden neler geçecek..Sıralayalım isterseniz:

*Annesi ve babası tarafından dövülmüş ve vücudunda sigara söndürülmüş çocuk. *Kocası tarafından sokak ortasında bıçaklanan kadın. *Polisler tarafından saçlarından sürüklenen öğrenciler. *Doğal afetler sonucu ölenlerin cesetleri *Açlık sınırının altında yaşam savaşı vermeye çalışan sıska çocuk görüntüleri. İçiniz dayanmadı ise burada keselim o zaman bunu ve gözlerinizi açarak TV izlemeye devam edin. Hayır,hayır TV kötüdür demek istemiyorum. Şiddetin ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Şiddet nedir? İster kamusal

Constipatie – Obstipatie en verstopping

,isterse özel yaşamda meydana gelsin,fiziksel,cinsel veya psikolojik acı ve ıstırap veren veya verebilecek olan her tür eylem,zorlama,tehdit veya keyfi olarak özgürlükten alıkoyma ŞİDDET tir. Kısaca katı ve sert davranış veya azarlamada ve cezada biraz ileri gitmek de şiddettir.

Yapılan bu tanımdan sonra,çocuklarımızın her gün karşısına çıkan şiddet örneklerini bir daha gözden geçirelim. TV’lerde,bilgisayar oyunlarında, gazetelerde ve sokaklarda karşılaşılan şiddeti hayatımızdan tamamen çıkarmanın olanağı yok.AMA bunu hafifletebiliriz.Şiddeti eğlence olmaktan çıkarmamız gerek. Veliler çocuklarının bilgisayar başında geçirdikleri saatlerden iki nedenle çok mutlular:1- Çocukların sesi sedası kesiliyor,yaramazlık yok, 2-Çocuklar bilgisayar öğreniyorlar. Her iki fikir için de çok doğru olduğunu söylemek imkansız. Sesi sedası çıkmayan çocuk, mutlaka hayırlı bir iş ile uğraşıyor demek değildir. Çocuklar şiddet içeren bilgisayar oyunları yardımı ile bilgisayar programcısı veya mühendisi olmazlar.Eğer öyle olsaydı etraf meslek elemanı çocuklardan geçilmez olurdu.

Çocuk zihinsel süreçlerindeki özelliklerinden dolayı izlediklerini yetişkinler gibi algılayamamakta ve yetişkinlerden farklı bir biçimde etkilenmektedir. Televizyon kullanım nedenlerine bakıldığında da çocuklar ile yetişkinler arasında farklılıklar görülmektedir. Yetişkinlerin çoğu televizyonu eğlenmek amacıyla izlerken, çocuklar ise eğlendirici buldukları televizyonu dünyayı tanımak ve anlamak için izlemektedirler. Çocuklar kurmaca ve gerçek arasındaki farkı çoğu kez yetişkinler kadar kolay bir biçimde algılayamamaktadırlar. Birçok açıdan çocuklar televizyon karşısında yetişkinlere oranla daha korunmasız durumdadırlar. Olaya bu açıdan bakıldığında zararlı çıkanlar çocuklar gibi görülmektedir. Çocuklar toplumda kendi yerlerini öğrenmek amacıyla içinde yaşadıkları toplumu gözlemlemektedirler. Çocuklar bu gözleme eylemini gerçekleştirirken yetişkinlerden yeterince yardım almamakta bunun yerine televizyona yönelmektedirler. Ancak bu yönelme televizyonun çocuk davranışları üzerinde doğrudan etkili olduğunu göstermez. (Çaplı 1996) Davranış Bilimleri Enstitüsü klinik psikologu Şeniz Pamuk’un açıklamasında “Çocukların ve gençlerin bu programların etkisi altında şiddeti bir problemi çözme aracı” olarak gördüklerine ve gittikçe daha normal karşılamaya başladıklarına işaret eder. (Turan, 1996)

TV ve bilgisayar konusunda söyleyeceklerimiz tabii ki bu kadarla sınırlı değil.Ancak şiddetin öğrenilir ve taklit edilebilir olduğunu açıklamaya çalıştık.Şimdi biraz da buradan yola devam edelim. Varsayalım ki TV ler kapalı ve çocuk da bilgisayar başında değil ama o da ne? Anne, baba eve gelmeden önce panikliyor. Hiçbirşey eksik olmasın istiyor. Sofra kurulmuş olmalı,ortalık derlenip toplanmalı,oyuncaklar yerine kaldırılmalı ve kimse ama hiç kimse,baba sormadan lafa karışmamalı.Hele saçma sapan sorular hiç mi hiç sorulmamalı .“Baba yorgun!”Bu demektir ki şiddet birazdan kapıyı çalacak ve eve gelecek. Bu sahneden sonra çok bağırış çağırış olmasa da olur,zira çocuk öfkeli davranışlar sergilenerek evdekilerin yola getirilebileceğini ve herkesin boyun eğebileceğini öğrendi. Eline geçen ilk fırsatta kendisini evdeki kahramanla özdeşleştirecek ve aynı davranışı sergileyecek. Ne cevap vereceğiz örnek olması gereken büyükler olarak ”Baban gibi yapma sakın evladım “ mı diyeceğiz.

Bir başka sahne daha alalım mı? Baba,sürekli olarak anneyi ve evde gücünün yettiği diğerlerini azarlıyor,aşağılıyor ve kendisinin herşeye aklının erdiğini düşünerek tüm kararları hiç kimse ile paylaşma gereği görmeden tek otorite olarak alıyor.Çocuk ne öğrendi:İster beğensinler ister beğenmesinler,güçlü olanın aldığı kararlara herkes uymak zorundadır.Oysa büyük bir ihtimalle kimse istediğini elde edememiştir. Olsun, ama olmadı…Şiddetin tanımında istemediğimizi yapmaya zorlanmak da yokmuydu.

Anne ile güzel güzel oynarken birden sinirleniyorsa anne ve kızarak onu odasına gönderiyorsa bu şiddet değilmidir? Evde sürekli olarak, onun aklının ermediği söyleniyor ve her şeye karışmaması hatırlatılıyorsa,veya hep ama hep davranışları ve notları ile ilgili olarak onun veya bunun çocuğu örnek gösteriliyorsa kendisine, bu duygusal aşağılanmalar şiddet değil midir?İstediği şekerlerden biraz fazlaca almak için harcamışsa parasını veya aklını çok da erdirmeden canının istediği gibi harcamışsa harçlığını, ertesi hafta daha az harçlık alarak terbiye edilmeye çalışılması şiddet değil midir?Akşam yemeğinde aile ile birlikde sofraya oturup da hem yemeklerin hem de aile ortamının tadını çıkaracağı sırada “ağzını çok şaplatma”,”çatalı öbür eline al”,”önüne bak, dökme”,”yemek yerken konuşulmaz “tembihleri şiddet değilmidir? Şimdi davranışlarınızı gözden geçirdiğinizi zannediyorum. İsterseniz bir de kağıt ve kalem alın. Sayfanın bir ucundan başlayarak,davranışlarınızın hangisinin şiddet içerdiğini ve hangisinin de içermediğini not edin. Bunu salt çocuğunuz için değil,eşiniz veya yakınlarınız için de yapabilirsiniz. Başkalarına onların istemedikleri davranışları nasıl da dayattığımızı bu şekilde görmüş olacağız.

Şimdi, çocuklarımızın şiddeti eğlenceli bulmaması konusunda TV ve bilgisayar oyunlarında üzerimize düşeni yapacağımızdan hiç kuşkum yok.Ancak çocuklarımızın şiddet konusunda bizden de neler öğrendiklerini hatırlamamızda sayısız yararlar var.

Sizlere, şiddetle sakin olmanızı öneriyorum.