Sosyal olmak sayın Prof Dr. İlhan Tomanbay’ın “Sosyal Olmak” kitabında dediği gibi “toplumun üyesi olmak” demektir.

Anne ve babalar çocukları için zaman zaman endişelenmektedirler. “Acaba sosyal bir çocuk olacak mı?”, ”Arkadaşlarıyla oynamıyor,yoksa sosyal değil mi?” Çocuğunuz siz ne kadar sosyalseniz o kadar sosyal olacak.

Çoğu aileler çocuklarının kusursuz olmasını isterler.Bu onlarda neredeyse bir saplantıdır.

Özellikle kendilerinin başaramadıklarını çocukları başarmalıdır. Bu nedenle de çocuklarını yetiştirirken onları motive etmek adına azarlar,suçlar ve korkuturlar.”Ben sana yapma demedim mi! Baban gelsin görürsün.”, ”Derslerinde başarısız olursan ben senin annen olmam!”, “Aptal aptal cevaplar verme.” ….tarzındaki konuşmalarımız çocuklarımızın özgüvenini sarsar.Onları korkak ve pısırık yapar. Hem bu cümleleri kurup hem de çocuklarımızın sosyal olmalarını beklemek en hafif deyişle safdillik olmaz mı?

Bebeklerin sosyalleşmesinde ailenin öneminin ne kadar fazla olduğu artık bilinen bir gerçek. Bebeğe gülünce,bebek de size güler. Doğduğu andan itibaren çevresi ile iletişim kurar. Çünkü bebek çevresinden öğrenir. Bebek ne kadar değişik insanlarla karşılaşırsa dış dünyayı o kadar kolay algılar ve sosyal ortamlara da alışır.

Çocuğun sosyal gelişiminde ilk adım arkadaşlıktır. Ama arkadaşlık zorla olmaz.

Eve gelen ve çocuğunuzun hiç tanımadığı bir misafir çocuğuna karşı çekingen davranan çocuğunuza kızar ve “Aaaaa bak…kardeş gelmiş. Ne güzel oynasanıza!” dersiniz. Çocuğunuz oynamaz. Sizi kızdırır. Oysa bunda kızacak hiçbir şey yoktur. Hiç tanımadığı ,huyunu suyunu bilmediği biri ile neden oynasın ve nasıl oynasın.Üstelik o kardeş de değil!Tanımadığı ve kardeş olarak kabul etmesi gereken çocuğu neden kendisi için özel olan eşyalarının bulunduğu odasına götürsün…Çocuğunuzun bir birey olduğunu ve onunda özelinin ve taleplerinin olduğunu sakın unutmayın. Bu duruma farklı bir şekilde bakalım: Siz bir eve misafirliğe gittiniz ve orada bulunan ve daha önce tanışmadığınız biri tarafından arkada bir odaya davet ediliyorsunuz ve size neler neler göstereceğini anlatıyor. Hemen karşı çıkarsınız değil mi? Arka odaya neden gitmeniz değil ama neden gitmemeniz konusunda aklınızdan binlerce düşünce geçer. İşte tıpkı çocuğunuz da sizin gibi düşünür. Oysa çocuğunuzun hayatında arkadaşlık çok önemlidir.

Çocuğunuzun, bulunduğu ortamda bir süre arkadaş edinmemesi,onun arkadaş edinememesini yani, onun sosyal olmadığını değil de ortalığı yokladığını gösterir.Belki de kim kavgacı kim değil,kim onun sevdiği oyuncaklarla oynuyor,kim onun gibi giyiniyor,kim onun hoşlandığı şeylerden hoşlanıyor,onları gözlüyordur. İyi bir gözlemci olan birey iyi iletişim kurar ve sosyal ilişkilerinde, gözlem yapmayanlara göre daha başarılıdır.

Çocuklar önce ailelerinden sonra da arkadaşlarından öğrenirler. Paylaşmayı,ekip çalışmasını,yardımlaşmayı,bencil olmamayı,sıraya girmeyi,özür dilemeyi, haklarını kollamayı ve sevmeyi arkadaşlar öğretirler.

Sosyal olmak insanlarla vıcık vıcık olmak değil,insanların sorunlarına ilgi duymaktır. İnsanların sorunlarına ilgi duymak da insanları merak etmekle başlar. Toplum için, kim nerede ne yapıyor,neden yapıyor, ben olsaydım ne yapardım,sorunu nasıl çözerdim gibi yaklaşımlar sosyal olmanın koşuludur.Çocuğunuza model olarak bunları yapıyorsanız merak etmeyin sizin çocuğunuz da sizin gibi sosyal olacaktır.Eğer eğitim göremeyen çocuklar için sadece üzülmek yerine onlardan birine burs vermek veya o çocuklardan biri ile tanışarak arada onu sizin çocuğunuzla birlikte sinemaya veya tiyatroya veya konsere götürmek,çocuğunuzun da sosyal olmasını ve başkalarına ilgi duymasını sağlayacaktır.

Gülmeyi bilmeyen sosyal olamaz.Sosyal olmak için iletişim kurmak gerekir. İletişim asık suratla kurulamaz. Sorun yaratan değil, sorun çözen insanların iletişim becerileri gelişmiştir ve onlar diğerlerine göre daha sosyal olurlar. Evde hep sorunlardan söz ediliyorsa çocuk da ister istemez hep olumsuz yaklaşacaktır olaylara. Çünkü çözüme değil de çözümsüzlüğe odaklanmayı öğrenmiştir.

Çocuklar taklit ederek öğrenirler.O halde:

İşin dışında ilgi alanınız nedir? Veya çalışmayan anneler ev işinin dışında ne ile ilgilenirler?(Televizyondan,televizyon izlemekten söz etmiyorum.) Düşündünüz mü? Ben size kolaylık sağlamak için sorular sorayım. Spora gidiyor musunuz?Bir Sivil Toplum Örgütüne üye misiniz?Orada aktif olarak çalışıyor musunuz?Haftada kaç kere sinemaya gidiyorsunuz?Flüt,mandolin,piyano gibi ilgilendiğiniz bir enstrüman var mı? Koleksiyonunuz var mı? Resim yapar mısınız veya sergilere gider misiniz? Ayda kaç kitap okuyorsunuz?

Sözün özü,siz sosyal misiniz?

Değerli Prof. Tomanbay’ın saptamalarıyla bitirelim isterseniz.

“Sosyal olmak boyutlu olmaktır.

Sosyal olmak boyutlarını sürekli genişletmeye istekli ve hevesli olmaktır.

Sosyal olmak toplumda soluk almaktır.

Sosyal olmak varolmaktır.

Eğer;

Bir çocuk,düşman bir çevrede yaşarsa,kavga etmeyi öğrenir.

Bir çocuk korku içinde yaşarsa,korkmayı öğrenir.

Bir çocuk acıyan insanlarla beraber yaşarsa,kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.

Bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa nefret etmeyi öğrenir.

Bir çocuk,ona cesaret veren bir çevrede yaşarsa, kendine güvenmeyi öğrenir.

Bir çocuk onu öven bir çevrede yaşarsa,o da takdir etmesini öğrenir.

Bir çocuk sevgi içinde yaşarsa, sevmeyi öğrenir.

Bir çocuk kendine değer veren bir çevrede yaşarsa,bir gayesi olduğunu öğrenir.

Bir çocuk dürüst muamele görürse,adaletin ne olduğunu öğrenir.

Bir çocuk doğruluk içinde yaşarsa,hakikatin ne olduğunu öğrenir.

Bir çocuk daima dostluk,güler yüz ve anlayış gösteren bir çevrede yaşarsa ,dünyanın içinde yaşanacak güzel bir yer olduğunu öğrenir.

Ann Landers