Çocuk büyüdü.Bir sene önce doğmuş olan ve kibar kibar meme emerek ortalıkta dolaşmayan çocuk büyüdü. Dolaşıyor.Elliyor,karıştırıyor.Üstelik uyanık kaldığı zamanlar da çoğaldı. Uyanık kalması bir yana daha çok ilgi istiyor. Birileri onu oyalasın istiyor. Birileri onunla oynasın istiyor. Daha bunlar iyi günler,devamında neler olacak anlatayım mı?Anlatayım da sizler hazırlıklı olun.

Siz siz olun ona bebek gibi davranmayın. Doğduğu andan itibaren ona bebek gibi davranmayın. O daha bir bebekken bile ona bebek gibi davranmayın. Bunu neden böyle çivi çakar gibi söyledim,çok önemli de ondan.Anne ve babalar,özellikle de aile içindeki diğer büyükler hep yeni doğana acırlar,ona bir zavallıymış gibi davranırlar ve onu birey yerine koymazlar. Oysa çocuk doğduğu andan itibaren bir kişidir. Ailenin bir kişisidir.Saygı bekler.Bu saygı meselesine de aklı erer.Zamanında yedirilmediği zaman,altı kirli kaldığı zaman,uyku saatinde uyutulmadığı zaman,yanında gürültülü konuşulduğu zaman o bu saygısızlığı fark eder.Sizlere de öfke ile bağırarak yanıt verir. Sinirlenir ama derdini sözle anlatamadığı için avazı çıktığı kadar,etinden et kopuyormuş gibi bağırır. İyi de eder. Anlamayana anlatırlar. Ama işin kötüsü bağırtı alışkanlık haline gelebilir ve O’ da çevresindeki insanlara önem vermemeyi öğrenir.

Çocuk bir yaşına gelince yürür. Bir yaşından önce veya az sonra yürür, ama sonuçta yürür. Ortalığı karıştırmaya başlar. Daha doğrusu büyüklerin karıştırmak olarak algıladığı şey “merak gidermek” tir.Bir yıllık hayatında tıpkı bir vazo gibi koyduğunuz yerde kalan çocuğunuz sonunda ayağa kalktı işte ve yürüyor. Artık istediği nesneleri ellemek için size ihtiyacı yok.İstediği nesnelere ulaşmak için de size ihtiyacı yok. Peşinden koşmayın. Yorulursunuz ve sıkarsınız. İzleyin. Eşyalar hakkında ona bilgi verin. Siz, daha o ellemeden sehpanın üzerinde bulunan bir şeyi elinize alın ve ona yavaş sesinizle, eşyanın ne işe yaradığını anlatın ve sonra yavaşça aldığınız yere koyun. Sizi taklit edecek ve aynı şeyi yapacak. Anlamaz diye açıklamaktan vazgeçmeyin. Anlayacak. Konuşmasına zaten az kaldı. Ağzını yamulta yamulta sesler çıkarmaya başladı bile değil mi? Ya yere atarsa? Kızmak yok. Yoksa sizi kızdırmak için hep bir şeyleri yere atar. Yere atılmaması gereken ama atılan bir eşyanızı sesinizin tonunu değiştirerek,atılmaması gerektiğini söyleyip yerine koyun ve ilgisini başka tarafa çekin.Sakın inatlaşmayın. Onun sinirleri daha sağlam.(Çalışmıyor ve trafikten haberi yok).

2,5 yaşından itibaren dili gelişir. Her lafa karışır. Her şey hakkında onun da fikri vardır.

El becerileri de gelişir. Öz bakımını yapmaya başlar. Kendi kendine giyinip,soyunmayı dener. Başardıkça hevesi artar.Gücünü keşfetmeye başlar.Kendisinden büyük eşyaları kaldırmaya,paketleri taşımaya çalışır.Sakın ”sen yapamazsın” demeyin.Bedeniyle yapamadığı işler olduğunu görmek ve bu işleri yapması için izin verilmemesi onun öz güvenini yaralar.Denemezse nasıl öğrenecek becerilerini ve kuvvetinin nelere yeteceğini?Bizler için sıradan olan,yapılması pek kolay olan bir sürü şey onlar için ne kadar zor. Zıplamak ve aynı anda ellerini çırpmak az iş mi.Televizyonda izlediği aslanın odanın içine olmadığını bilebilmek,onun tarafından yenmeyeceğine ikna olmak zaman alacaktır.

Altında bir at yokken

, varmış gibi odada dört dönmek her kula nasip olmaz.

3,5-4 yaşında el becerileri gelişmiştir. Kafadan bacaklı adamlar yapmaya başlar.Resimleri ile çevresini anlatabilir. Ağzı kocaman bir kadın resmi yapar. Onu sık sık azarlayan annesidir o.Elleri kocaman olan da babasıdır. Eğer kendisini değersiz hissediyorsa resimlerde kendisini en kenarda ve sıska çizer.Artık aklı daha da erer olmuştur.Ama kavramlar karışır. Ben, memelerim yok diye ağladığımı hatırlıyorum. Kızdım,anne olacaktım ve memem yoktu. Bu ne felaketti yarabbim.Cinsellik 4 yaşında önem kazanmaya başlar. Nereden geldiği, babasıyla annesinin nasıl tanıştığı önemlidir onun için. Annesinin de bir annesinin olmasına çok şaşırır. Hele annesi ile babasının aynı odada ve bu da yetmezmiş gibi aynı yatakta yatması onu azcık kızdırır. 5 yaşına geldiği zaman bu kızgınlığı açıkça belirtir.

5 yaş….. İlk buluğ…… Cinsellik keşfediliyor. Kızlar babalarla,erkekler annelerle flört ederler. Beğenilmek önemlidir. Kızım 5 yaşındayken, bir gün, yuvadan eve geldiği zaman ağlayacakmış gibiydi.”Anne bugün çocuğun biri bana ne güzel gülüyorsun” dedi. “Tamam güzelim,sen de yarın ona gene gülersin” dediğim zaman dudağını büktü ve çok mutsuz oldu.”Ama ben o zaman nasıl güldüğümü bilmiyorum ki” dedi. Kızlar kadar erkek çocukların da beğenilmeye ihtiyaçları olduğunu unutmamalıyız. Saçlar taranır. Baba kokuları sürülür. Baba gibi olmak istenir ve hep annenin dibindedirler.

6 yaşında artık ailede kendine iyice yer edinmiştir Kendisi için amaçlar belirler ve bu amaçlar doğrultusunda etkinliğini sürdürür.Sevgisini,öfkesini,duygularını anlatır. Hakkını arar ve itiraz eder.Sosyalleşir. Arkadaş gezmeleri başlar. Arkadaş evine gece yatısına gitmek başlı başına maceradır. İzin verin. Başka dünyalar da görmesine izin verin. Siz de onun arkadaşlarını eve çağırın ve eğlenin.

İşte böyle günler hızla geçer ve çocuğunuz bir gün kocaman “okul öncesi çocuk” olur.Okul öncesi çocuğa sahip olmak kolay değildir. Duygularını,düşüncelerini,anlamak ve onları kabul etmek gerekir. Ama siz onu hala “bebeğim” diye seversiniz.Evde her lafa karışmasında kızarsınız.Kocanıza veya karınıza gösterdiğiniz saygıyı onlardan esirgemeyin.

Onlar evin genç kızları ve delikanlıları.Onlar ahir zaman cüceleri.Onlar aklı evveller.