Oğlak dönemi bitti!  Ama ben bu sene her ayın burcu hakkında yazmanın gerekli olduğuna ve geçen sene yapamadıklarımı sırasıyla tamamlayacağıma dair kendime söz verdim. Şaka maka benim blog maceram bu  aralar tam 1 yılı dolduruyor da… İnsan ister istemez bazı değerlendirmeler yapıp, kararlar filan alıyor… Efendim sonuç itibariyle, geç de olsaaaa OĞLAK’ı takdimimdir;

Zaman ve Mekan‘ın efendisi Satürn iki burcu yönetir; Oğlak ve klasik astrolojiye göre Kova… Sonradan Kova’ya Uranüs’ü yakıştırmışlardır. Oğlak ise Satürn’ün has evladı olarak kalmıştır. Nasıl birşeydir Satürn’ün evladı olmak… Bir kere, zaman ve mekanla sınırlı bir alem olarak algıladığımız dünyanın tüm ağır ve soğuk gerçeklerini sırtında hatta içinde taşıyormuşsun ve sanki sen zaten nereye düştüğünü herkesten daha iyi biliyormuşsun gibi bir duygudur… Statü ve sorumlulukları, insanın ele güne verdiği kartviziti, şu dünyanın baktığı yerden ne kadar ehemmiyetimiz olduğuna dair tüm göndermeleri simgeleyen 0nuncu ev, Oğlak’ın doğal yeri kabul edilir. Dolayısıyla Oğlaklar, bu alemin anladığı dilden ”başarılı” olmak üzere burada olduklarını zannederek yola çıkarlar… Ne gariptir ki hayat onları, aldıkları sorumluluklar, üstlendikleri tanımlar aracılığıyla, ”hükmeden” değil ”hizmet eden” olmaya yönlendirir… Biraz soğuk, biraz mesafeli, biraz fazla seçici ve biraz fazla kontrollü hallerine bakınca birçok kişi  onların banka memuru, finans müdürü, subay, profesyonel yönetici, makine mühendisi filan olabileceklerine hükmeder de, içlerinden etrafındaki insanların sorumluluğunu taşımaya ve genelin hayrına  odaklı ”hizmetliler” çıkacağı pek de akla gelmez… Oysa Oğlak’ın üzerine aldığı işin ”hakkını” verme arzusu onu eninde sonunda kişisel başarı odağından, hizmet odağına kaydırır…

Oğlaklar, kendilerini bir şekilde sınırlamaya  ya da onlara konulan sınırlara uymaya diğer burçlardan biraz daha fazla yatkınlık gösterirler.  Bunun nedeni daima bir hedeflerinin olmasıdır. önüne bir hedef koyamayan Oğlak, paso depresyondadır 🙂 Hedefi olan Oğlak ise tam bir seferberlik halinde… Toprak grubunun öncüsü  olduğu için, daima tırmanmayı düşündüğü bir  zirve  ve genellikle bu zirvenin başka insanları da etkileyen bir kapsama alanı vardır. Buralara geri dönücez…. Ama şimdi bir Oğlak hangi yapıtaşlarından oluşmuştur, şöyle bir anlatalım;

Oğlak deyince, benim aklıma hep Paulo Coelho‘nun Beşinci Dağ romanındaki ”gönülsüz peygamber” teması gelir.  Açıkçası biraz sinameki olmaya yatkın bir tabiatları olduğu için, iyice olgunlaşıp tatları gelmeden peygamber kadar sevecen olmayabilirler :))) Ama hemen hepsi ”Atlas Psikozu” yaşayan fanilerdir! Sorumluluk duygusu onların insanlarla ilişkilerine temel oluşturan faktördür. Bir görev üstlendikleri zaman, arı gibi çalışır ve kendilerini hiç olmadığı kadar dinamik hissederler. Kendi tercihleriyle asla kurmayacakları kadar çok bağlantıyı, görev dolayısıyla kurar,  ve genellikle birçok insanın hayatına dokunmalarını gerektiren görevler üstlenirler.

Ellerine geçen kaynakları sahiplenir ve onları yaratıcı bir biçimde kullanmayı çok önemserler. Birileri namına yürüttülen işlerde son derece etkin olurlar. Bankerlik, yatırım danışmanlığı, haritanın diğer unsurları da destekliyorsa, cerrahlık, akademisyenlik, ve her türlü yönetim pozisyonu onlar için biçilmiş kaftandır. Genellikle mutfakta olmayı arzu eder ve içlerine gömülerek çalışmayı severler ama organizasyonel yeteneklerini kullanmak zorunda kalacakları durumlarla sıkça karşılaşırlar.

En kıymet verdikleri şey çözüm bulmaktır! Çünki onlar genellikle karar almak zorunda kaldıkları konumlarda yaşarlar. İnsiyatifli davranma yeteneklerinin parladığı durumlar, herkesin halinden memnun olduğu, işlerin tıkırında, hayatın tatlı, şarabın bol, kadınların neşeli, erkeklerin cömert oldukları dönemler değildir… Öyle zamanlarda, azcık kenarda kalır, ve genellikle olan bitenin içinden baş veren tehdit filizlerinin büyümesini endişeyle seyrederler. Onların sahneye çıktıkları zamanlar, herkesin paniğe kapıldığı ya da amaçlarından umudu kestiği şaşkınlık ya da yıkım anlarıdır. Çünki Oğlaklar kaybedilen zamanın ve yaşanan , yıkımın çaresinin yeniden başlamak, korkunun çaresinin ise dirayet yani herşeye rağmen yapmak olduğunu gayet iyi bilirler. Yaşamını evrenin doğasını çözümlemeye adamış ve Herşeye Rağmen yapmaya örnek olmuş bir Oğlak

, Stephen Hawking‘dir desem belki daha açıklayıcı olur.

Oğlak’ın eksikliğe tahammülü yoktur. İnsani zaaflarına kendini rahatça bırakan ve kusurlu işlerin üstünü örterek yutturmaya çalışan insanları anlayamaz. Yapılan işleri ve insanları yargılamak ve herşeyin nasıl ”daha iyi” yapılabileceği hakkında bir fikir sahibi olmak, toplum içinde pek de sevilmeyen insanlar olmalarına neden olan bir Oğlak alışkanlığıdır. Ancak yargısız ve tarafsız olmayı ve onaylamadığı kişilerle de uzlaşmayı, mutlaka öğrenmesi gerekir. Bunu da yine üstlendiği görevler nedeniyle yapacaktır.

Zaman içerisinde bu konuda aşama kaydetseler de, insan ilişkileri Oğlakların en iyi konulardan biri değildir. Özellikle ilk gençlik yıllarını atlatana kadar sosyal açıdan cazibeli bir profil çizmeyi bir türlü beceremezler. Uzaktan bakılınca biraz anlaşılmaz ve kolay yaklaşılmaz insanlar gibi görünebilirler. Kendilerini açığa vurmayı pek istemeyen bir yapıları vardır. Karar alırken yalnız olmayı, yöntemleri ve önceliklerini kimseyle tartışmamayı tercih ederler. Müdahale edilmek en hoşlanmadıkları şeydir. Bu nedenle, duygularını belli etmez, kendilerini görünmez bir örtü altında tutmayı tercih ederler. Özellikle de sorunlu oldukları zamanlarda kendi köşelerine çekilmeyi ve zayıf yanlarını dışa vurmamayı tercih ederler. Bütün bunlardan hareketle ,  ”sosyal kelebek’ kumaşından yapılmamış olduklarını söylemek pek yanlış olmaz 🙂 Ama aslında insan ilişkilerine çok ihtiyaç duyar ve birilerinin bu hassasiyetlerini farkedip onlara üste gitmeyen, talepsiz bir şefkat göstermesini arzu ederler. Gerçekten yakınlarına aldıkları insanlara karşı ise, son derece sahiplenici ve cömert bir tavırları vardır. ”Yapamam” sözcüğü lugatlarından silinmiş gibidir. Kendilerinden talep edilen birşeyi yapmamak diye bir düşünce onlar için neredeyse aykırıdır. Bu nedenle, genellikle hoşlanmadıkları şeyleri bile görev duyguları yüzünden yerine getirmeye çalışırlar. Bazı Oğlakların, insanlara karşı çok kalın bir maske takınmalarının temelinde de suistimal edilme korkusu vardır

Çocukluklarının çok rahat ortamlarda geçtiği söylenemez. Genellikle sert bir ebeveyn ya da bir biçimde iletişim eksikliği ya da ihmal edilmişlik hissi yaşadıkları ailelerde büyürler. Bu da onları hayat içinde farklı deneyimler geçirip olgunlaştıkları aşamaya kadar aile kavramına karşı biraz çekimser yapabilir.  Bu nedenle genellikle de geç evlenmeyi ve kendilerini toplumsal alanda var etmeyi severler. İleri yaşlara geldiklerinde ise, belirli bir süre kendi tercihleriyle uzak durdukları aile üyelerinin ihtiyaçları, birer görev olarak üstlerine kalabilir. Oğlak, kendini toplum önünde güçlü kılmaya ve özel hayattaki eksikliğini iş hayatıyla gidermeye çalışırken, evren de onu adeta hizmet temelli yakın ilişkilere doğru çeker gibidir. Bekledikleri sevgiyi bulmak yerine, rağmen-sevmek ve şefkat göstermek konusunda önemli deneyimler yaşarlar.

Oğlaklar elle tutulur kazanımlar üretmekten büyük keyif alırlar.  Bir proje tasarlamaktan ve onun her bileşeni ile inceden inceye ilgilenmekten mutluluk duyar, yaratıcı bir sürece girdikleri zaman, yorulmak nedir bilmez ve adeta bu yoğunluktan aldıkları keyifle tazelenirler. Yaptıkları şeylerin fonksiyonalite ve estetiğin ideal bir bileşeni olmasını arzu ederler. Sanattan uzak insanlar olduklarını zannedenler çok yanılır. Yaptıkları herşeyi yaratıcı güce duydukları sonsuz saygı ile yaptıkları için, haritasındaki bileşenler tarafından sanat yolunda yürümek için desteklenmiş olan Oğlaklar, seçtikleri alanın en iyileri arasına girerler. Birkaç örnek size daha iyi fikir verir; Elvis Presley, Joan Baez, Rod Stewart (evet Yükselen Terazi’nin de cazibesiyle), soğuk sarışın konseptinin  zirvesi Marlene  Dietrich, Janis Joplin (Yükselen Kovanın sıradışılığı ile), Dolly Parton (evettt koyuna adına veren o ”nefes kesici” ağırlıklarıyla!), Disko Kraliçesi Donna Summer, Şeytani Anti-Star Marilyn Manson, kült ingiliz popçu David Bowie bunların en bilinenleridir. Spor camiasındaki duruşuyla bir pop stardan farksız olan ünlü ağır sıklet boksör Muhammed Ali de, bir Oğlaktır.

Hoşlandıkları şeyler de, kişiliklerini yansıtır; ihtiyaçlarına uygun, dayanıklı, kalıcı, ince bir kişisel vurgu taşıyan ama abartı ve gösterişe kaçmayan ve onların son derece rafine olan haz anlayışlarına birebir oturan şeyleri  severler. İstedikleri zaman kendilerini birçok şeyden mahrum bırakabilirler ama,özenle pişirilmiş yemeklerin, özellikle tatlı yiyeceklerin, güzel kokuların, ipek, kadife, doğal pamuk, deri gibi doğal dokulu malzemelerin, tercihan özel tasarımlı masif eşyalar, granit veya doğal tahta zeminlerle döşenmiş, geniş alanlı, yüksek tavanlı, ve bir biçimde göğün genişliğini görebildikleri evlerin de daima cazibesine kapılırlar.

Popüler bir gençten ziyade, hayatın ciddiyetini erken kavrayan insanlar olmak gibi bir gelişme çizgisi gösterdikleri için, aşkı ve cinselliği akranlarından biraz daha geç tanıyabilirler. Bedenleriyle barışmak ve aşkta ne istediklerini çözümlemek için de biraz zaman harcamaları gerekecektir. Ama sonuçta bütün toprak burçları gibi, tensel yanları ağır basan insanlardır ve yaşadıkları ilişkilerde mutlaka fiziksel uyumu yakalamayı isteyecek, hatta onlar için aşkla cinsel uyumun bir hayli yakın kavramlar olduğunu düşüneceklerdir. Öte yandan, salt cinselliğe dayalı kısa maceralar yerine, tatminkar bir alışveriş içinde oldukları düzenli partnerleri her zaman tercih ederler. Hazza çok zaman ayırmadıklarından, sadece hoşnut olmak için yaptıkları birşeyin vereceği tatmini riske atmak istemezler. Bu nedenle de, kaliteli ve belli bir süreklilik arzeden ilişkiler onlara daha iyi gelir. Partner seçiminde üzerlerine fazla gelen insanlara teslim olmak yerine, onların yavaş yavaş ısınıp kapıyı açmasını beklemeyi bilen insanları daha cazip bulabilirler. Saygı görmemek, oldu bittiye getirilmek, hazır olmadığı seçimlere sürüklenmek onları son derece tedirgin eder. Ama birlikte oldukları kişinin onların kişiliğine ve özsaygılarına zarar vermeyecek şekilde davranacağına inanırlarsa, her açıdan çok cömert ve yaratıcı bir sevgili olabilirler. Boğalar, Akrepler ve Balıklarla tensel, Yengeçlerle yoğun ve duygusal bağlar kurar, İkizler ve Yay ile de karşılıklı nefis tesviyesinden geçtikleri ilişkiler yaşayabilirler. Eğer ortak yaşam amaçları çerçevesinde birleşebilirlerse, Terazilerle de demir ve betondan evlilikler kurabilirler.  Fakat, birbirlerinden ne bekledikleri konusunda mutlaka açık olmaları gerekir. Ateş grubundan kişilerle  aşk yaşamak ise, haritasında Ateş yükseleni ya da en azından Ateş grubunda Ay’ı olmayan bir Oğlak için bir hayli güçtür.

Uzun süreli ilişkilerinde, kendilerine ihtiyacı olan ve biraz bağımlılığa yatkın ya da onlara birşey katabilecek olgunlukta görünen insanlara doğru çekilirler. Eğer, kendi kanatlarının altına giren ya da tam tersi idol haline getirip kanatlarının altına girdikleri ilk insanla evlenmeye kalkmazlarsa, evliliğin hayat planlarına ortalamaya göre daha geç bir dönemde girmesi mümkündür. Zaten erken evlenen Oğlakların da, ayrılıkla biten ya da kolay başedilmeyecek zorluklarla yürütülen bir ilk evlilikleri olduğu sıkça görülmüştür.

Çocuklarını iyi yetiştirmek, onları ihtiyaç duyabilacekleri her türlü olanakla donatmak ister, yeteneklerinin ortaya çıkmasına destek olurlar. Kendilerine sunulmamış olan konforlu yaşam ve gelişme ortamları çocuklarına sağlamaktan zevk duyar, onları bahçelerinde büyüyen bir ağaç gibi keyifle izleyerek ve özenerek büyütmek için geyret gösterirler. Ama her çabadan olduğu gibi bundan da sonuç almayı önemsediklerini belirtmek gerekir. Kendi doğalarının çok tersi yönde eğilimleri olan çocuklara ebeveynlik etmek de, onların gelişme planlarının bir parçasıdır! Oğlakların, yargılamadan destek olmak, disiplini hoşgörüsüzlüğe, şefkati zaafa çevirmemeyi öğrenmek için, çocuk yetişmek kadar yararlı bir deneyimleri olamaz. Çocuklarını istedikleri gibi yoğuramadıkları için başarısızlık olarak görmek, umdukları gibi gitmeyen ebeveyn-çocuk ilişkilerinden, kendi kontrolleri altına daha rahat giren iş dünyasına kaçmak gibi kısa yolları tercih etmeleri, sadece yollarını uzatacak ve ileride göze almaları gereken sorun miktarını arttıracaktır…

Manevi hayat ilk gençlik yıllarında çok üzerinde düşünmedikleri ve sadece genel geçer pratiklerle uyguladıkları birşey olabilir … Ama  yıllar geçtikçe, hayat onlara inançlarını hayata geçirmek gereğini hatırlatacak ve onlar da bunu yapmayı öğrendiklerinde, gerçek yollarının ne olduğunu farkedeceklerdir. Değer verdiği herşeyi yürünebilir bir yol, elle tutulabilir bir hizmet, kullanılabilir bir yapı haline getirmek, Oğlak için kaçınılmaz bir ihtiyaçtır! Bu eğilimini ‘imanla yapmak” bilinciyle bütünleştirdiğinde, iç ışığını açığa çıkartmak ve gerçek doyumu bulmak fırsatını da yakalamış olur… 60′ların ruhunu en özü bozulmamış şekilde temsil eden ve üzerine yıllar boyunca yeni katlar inşa edilecek toplumsal kazanımların temelini atan büyük bir hareketi  başlatan Dr. Martin Luther King, yol göstericiliği mütevazi ve fedakar bir hayat biçimi olarak kabul etmiş Oğlaklara en iyi örnektir!

OĞLAK kardeşlerime bir müzik hediye etmeden hayatta bırakmam 🙂 Bach’ın en mükemmel eserlerinden biri olan Prelude No.9 tek çello için yazılmıştır… Piano Guys onu 8 çello için yeniden düzenlemiş … MİS olmuş 🙂