Ben kendimi bildim bileli annem sigara içerdi. Eskiden kadınlar şimdiki gibi herkesin içinde tüttürmezlerdi, ayıptı. Ama annemin ahlakında sigara ayıp değildi ve de mis gibi içerdi. O zamanlar,yani ben küçükken, ahır zamanda ,sigara paketleri yassıydı. Yassı paketin içine sigaralar onarlık sıralarla dizilirlerdi ve aralarında da kağıt olurdu. Kadınlar gelincik marka sigara içerlerdi. Hafifti herhalde. Paketin üzerinde bir gelincik resmi vardı.Bukadar içildiğine göre ve de annem de içtiğine göre bu kötü bir şey olmamalıydı. Yoksa hiç annem yaparmıydı.

Evimiz kocamandı

, veya bana öyle geliyordu,kocaman bir bahçenin içinde üç katlıydı. Bir yıl da nedense evimizin alt katına kiracılar geldi. Benden üç yaş büyük bir de oğulları vardı,benim akıl hocam ve bana azgınlık öğreten Mazlum.

Bir gün Mazlum’la bir odaya girdik ve şu sigaranın tadına bakmaya karar verdik. Ancak yaptığımızın anlaşılmaması için de sigara paketinin içindeki kağıda pakete dökülmüş tütünleri sarıp içiyoruz. Pıt diye yanıyor kağıt. Bir şey anladığımız yok. Annem cin gibi ya ,sigaraları saymış olabilir bu nedenle gazete kağıtlarını küçücük yapıp gene dökülen tütünleri sarıp kibriti çakıyoruz ve tık diye yanıyor kağıt ağzımız da tutuşacak….Duman,rezalet,yangın çıkacak ama ne eğleniyoruz. Tak diye açıldı kapı ve annem….Biz, ikimiz,taş olduk. Taş nasıl olunursa işte öyle olduk. Annem hiç bir şey demedi ve kapıyı dan diye kapayıp çıktı. Hadi bakalım şimdi….

Akşam babama ifade vereceğimi düşünüyorum ama o da ne, sanki hiç bir şey olmamış gibi davranıyor ikisi de…Hatta gülüşüyorlar bile. Ben gülüşmüyorum. Başıma gelecek var diyorum. Başıma birşey gelmedi. İkisini de öptüm,dişlerimi fırçaladım,geceliğimi giydim ve de yattım. Ertesi sabah da hiç lafı bile edilmedi bu işin. Tamam!Annem benimle yüz gözolmak istemedi ve beni seviyor diye düşündüm. Bebeklerimi çıkardım,evcilikler oynadım. O zaman televizyon yok,biz çocuklar bez bebeklerle evcilik oynardık. Hatta öğleden sonra mahallenin diğer çocukları ile tarzancılık oynamama bile izin verdi. Akşam üstü eve geldim,yıkandım.Alacakaranlık….Kapı acı acı çaldı. Ben üst katı aşağıya bağlayan merdivene oturmuş kapıda kimin olduğunu trabzonların arasından izliyorum. Polis. Kapıdaki polis ve anneme beni soruyor. Konuşma aynen şöyle geçiyor:

-Kimi aradınız Polis bey?

-Güvem diye bir kız varmış….

-Evet, Güvem burada,hayırdır.Birşey mi oldu?

-Sigara içiyormuş diye duyduk…

-Yaaaa….Öyle mi? Peki?…

-Sigara içen çocukları topluyoruz,almaya geldik….

Ben artık duymuyorum. Sağırım ve yokum ama merdivenlerden aşağıya bir su sesidir gidiyor. İşiyorum. Korkudan işiyorum. Zira karakol evimizin yanında ve o zamanlar dayak iyice cennettten çıkma olduğu için zanlıların seslerini duyuyorum. Başıma gelene bakarmısınız? Beni alıp,şu el kadar çocuğu alıp oralara kapatacaklar…İşiyorum. Bu işin şakası yok. Ama hiç de ses çıkarmıyorum. Annem en cici sesini kullanarak:

-Bu seferlik affedin,ben kendisi ile konuşurum…Olmaz bir daha…..diyor.

Kapı kapanıyor ve annem merdivenlere doğru geliyor ki ortalık rezalet..Ve ben kapının polisin arkasından kapanmasını duyar duymaz uluyarak ağlamaya başlıyorum. Beni susturamıyor. Bütün bu patırtının üstüne babam de geliyor…Ancak nedense bir şey demiyor babam,ben deli gibi olduğum için onlar sakin ve de beni sakinleştiriyorlar.

Şansım olduğu için bu acaip korku dolu cezayı sadece işeyerek atlatıyorum. Kekeme olmuyorum.Hayatıma polislerden korkarak devam ediyorum.

Sigara ile ilişkim nasıl mı oldu ? 17 yaşımdan 47 yaşıma kadar deli gibi içtim ve bıraktım. Hem de polis zoru olmadan.